Yahu kim uydurdu bunu? Gerçekten kim oturdu, “Azıcık aşın kaygısız başın” dedi de bu laf atasözü oldu? Söyleyenin adı sanı yok ama milyonlarca kişi hayatına bu sözle yön veriyor. Öyle mi? Yersen. Çünkü bu lafa kanıp kendini avutmak, tam anlamıyla “boş beleş” bir rahatlığa teslim olmak demek. Ama şöyle bir duralım. Bir nefes al. Cidden azıcık aşla bu devirde baş kaygısız mı?
GERÇEĞE UYAN ARTIK
Bak şimdi, o azıcık aş dediğin şey, günümüz dünyasında yarım gün bile idare etmez. Kira var, faturalar var, ekmek alırken bile tereddüt var. Peki bu sözü söyleyen şahıs, bu devasa gerçekleri nereden bilsin? Muhtemelen o “azıcık aş” dediği dönemde zeytini ikiye bölüp yemek bir strateji değil, normdu. Ama 2024’teyiz kardeşim, uyan! Azıcık aşla karnını doyuramazken, ruhun nasıl doyacak? “Kaygısız baş” dediğin şey, neyle olacak? Açlıkla mı? Borçla mı? Bir anlık hayal dünyasına dalıp “oh, her şey yolunda” diyecek halin yok.
KİMİN TAVSİYESİ BU?
Biliyor musun, asıl sorun şu: Bu lafı kimin söylediğini kimse bilmiyor. Evet, belki kahvede çayını höpürdeten biri sallamış, belki de dedesinden duyup aktaran bir tembelin işine gelmiş. E hani “kaynağı belli olmayan bilgiye itibar etmeyin” diyorduk? Şimdi bu lafı ezber yapmışız, üzerine felsefe kuruyoruz. Ya kardeşim, sen neden hayatını, kaynağı belirsiz bir cümleye göre şekillendiriyorsun? Adamın biri demiş diye mi “yetinmeye” razısın?
Açık konuşayım, azıcık aşınla yetinmek diye bir şey yok. Yetinirsen, sistem sana daha azını layık görür. Bunu kafana kazı. Azıcık isteyen, en sonunda elindekini de kaybeder. Çünkü hayat bu kadar basit değil. Yarış, mücadele, çırpınış var. Kaygısız baş dediğin şey de bu mücadeleyi bırakınca olmaz; mücadele ederken akıllı olunca olur.
HAYATTA NEYE OYNAMAK İSTİYORSUN?
Bak, bu dünyada iki tip insan var: Azıcık aşçılar ve “ben bunu aşarım” diyenler. Azıcık aşçılar kendi köşelerinde durur, düzenin karnını doyurmasına razı olur. Ama diğerleri? Onlar savaşır. Onlar “azıcık” değil, “bol bol” ister. Çünkü bilirler ki azıcık aşla gelinen hiçbir yer “kaygısız” değildir. Hayatta neye oynamak istediğine sen karar vereceksin. Ama sakın unutmadan şunu söyleyeyim: Kendi potansiyeline “azıcık” deme. Kendine böyle ihanet etme.
BİR SORU, BİR CEVAP
Kendi hayatını bilmediğin birinin lafına göre mi şekillendireceksin?
Başkasının “idare et” dediği bir dünyada gerçekten mutlu olacağını mı sanıyorsun?
Yok arkadaş, hayat öyle “azıcık” şeylerle anlamlı olmuyor. Ya istediğin gibi yaşayacaksın ya da bir ömür başkalarının kurallarına göre başını eğeceksin.
O yüzden: Hadi kalk, azıcıkla yetinmeyi bırak. Bol bol iste, hak et, çalış. Çünkü bu dünya, hakkını isteyen ve bunun için çabalayanlara hizmet eder. Şimdi bu saçma atasözünü al, rafa kaldır ve hayatını yeniden kurmaya başla. Hadi!